Friday, May 09, 2014

TRIO 2014 BALKANLAR TURU 8.GÜN SOFYA-İSTANBUL 580 KM

DAHA BİTMEDİ Mİ?

Sabah fevkalade yorgun uyandım, gece neredeyse hiç uyuyamadım, sabah aşağı indiğimizde herkesin gözünden uyku akıyordu. Kimse doğru dürüst dinlenememiş. Kahvaltımızı yapıp çıktık, hayatımda kaldığım en kötü otellerden biriydi diyebilirim. Büyük, gösterişli, ambalajlı ama kötü...

Sofya'ya geldiğimiz yoldan geri çıkıyoruz. Bu sefer otobanları takip edelim, fazla macera olmasın istiyoruz. Bir cuma günü girmiştik, yine bir cuma günü çıkıyoruz. Sırasıyla önce Pazarcık, Plovdiv, Haskovo ve Harmanlı'yı geçiyoruz. Bulgaristan'da hava fena değil yağmur yok ancak Türkiye'ye yaklaştıkça hava kararıyor. Dönüşün etkisiyle pek keyfimiz yok, ayrıca çok yorgunuz, dile kolay eve varınca bir haftada 3.500 km yapmış olacağız. Dönüş kafası olduğundan hatırlayacağım çok anı kalmadı kafamda demek ki etrafa biraz öyle bakmışım.

Bizim gümrüğe tam cuma namazı vakti giriyoruz. Gümrük girişinde kocaman bir cami, bütün personel cumaya yetişme derdinde. Bu arada almancı bir vatandaş bir şeyler kızmış, bağırıp duruyor. Bizim güvenliğin şefkatli! muamelesini görüyoruz. Hemen birbirlerine giriyorlar. Türk insanı ne kadar öfkeli, en küçük olay kıvılcım olup büyük bir gerginliğe dönüşebiliyor. Neyse amcayı ve güvenliği sakinleştirip, pasaportlarımızı veriyoruz.

Gümrükte bir yemek molasından sonra otobana çıkıyoruz yağmur başlıyor. Şimdiye kadar geldiğimiz bir şey değilde asıl İstanbul trafiği korkutuyor. Bu yol ıslak, birazcık soğuk, yorgunuz, eve dönmek istiyoruz, her türlü sevimsizlik var yani. Yolda sık sık sağanak yağmur geçişlerine yakalanıyoruz. Otobanda bir benzincide durup benzin alıyoruz, gelip geçenler deli mi diye bunlar bakıyor. Çünkü sağanak yağış başlıyor, biz motorlarımıza biniyoruz.

Cuma akşamı inşallah trafiğe yani saat 16:00 dan sonrasına kalmayız diyoruz ancak nafile. Bahçeköy tabelasının oradan itibaren trafik başlıyor. Önce yavaş yavaş ilerliyor, gişelere yaklaşınca tamamen duruyor. Bütün yol tamam da bu trafiği çekecek gerçekten halim kalmadı. Bu sırada aramızda pek az konuşuyoruz. Gişeleri geçince Halil'le vedalaşıyoruz.


Halil'in ayrılmasına rağmen Cardo G9 bluetooth sistemi bizi bir süre daha konuşturuyor. Yaklaşık 1,3 km alanda çekiyor. Radyasyonu çoksa beyinlerimiz haşlanıyordur ama gerçekten inanılmaz bir sistem.

Ahmet'le yola devam, servis yolu bile tıkanmış, burada cambazlık yapmak gerekecek servis yolundan ufak ufak araçları geçmeye çalışıyoruz. Bir taraftan inanılmaz trafik, bir taraftan insana yol vermeyen şoförler, bir taraftan kenardaki su birikintileri hepsi bizi inanılmaz uğraştırıyor.

Binbir güçlükle FSM köprüsüne geliyoruz. Bu arada benzinim bitmek üzere. Ahmet'le vedalaşıp Ben buradan Beykoz Acarlar yoluna sapıp benzin alıp Çavuşbaşından yine sağanak yağmur ve yoğun trafik altında eve geliyorum.

Bugün başımıza bir iş gelmediğinden dolayı çok şanslıyız. Kazaların çoğu turun ya ilk ya da son kilometrelerinde oluyor.

Kapıyı çalınca kızlarım boynuma atlıyorlar. Ev halkı heyecanla beni bekliyordu. Eve sağ salim gelmek ne güzel, diğer arkadaşlarla mesajlaşıyorum herkes sağ salim evine ulaşmış çok şükür.

No comments:

Post a Comment