Monday, May 05, 2014

TRIO 2014 BALKANLAR TURU 4. GÜN SARAYBOSNA-DUBROVNİK-PLOCE 365 KM

ENDÜSTRİYEL YERLER OLMASIN

4.Gün Rotası
Bir günlük tatilden sonra sabah kahvaltıda buluşuyoruz. Dünkü 14 C havadan sonra bugün hava 24 C gösteriyor. Hava açık ve güneşli. Üstümüzü giyinip Mostar'a doğru yola çıkıyoruz. Saraybosna dağların arasında geniş bir ova üzerine konumlanmış. Şehrin her tarafı dağlarla kuşatılmış gibi. Şehirden çıkınca oldukça rahatlıyoruz, çünkü güzel bir manzara ve kıvrılan yollar karşımıza çıkıyor.
Yola yine saat 10:00 gibi çıktık. Mostar'a 127 km gösteriyor. Kıvrılarak dağların arasında ilerliyoruz. İlerde Cengiz İnşaat'ın bir şantiyesini görüyoruz. Yol ihalesi almışlar herhalde...

Bir zaman sonra karşımıza büyük bir nehir çıkıyor. Dağın kıyısında nehre sıfır, güzel bir yol üzerinde nehirle birlikte kıvrılıp ilerliyoruz. Manzara inanılmaz, hava sıcak ve güneşli. 4 gün boyunca ilk defa açık havada ilerliyoruz. Bugün diğerlerinden farklı olacak herhalde. Nehir kenarında ilerlerken birden karşımıza muhteşem bir göl çıkıyor Jablanicko Jezero. Adını söylemek oldukça zor ancak kendisi inanılmaz güzel. Gölü ve manzarayı görünce mest oluyoruz. Gölü arkamıza alıp dağa doğru tırmanmaya başlıyoruz. Artık virajlar daha uzun ve daha keskin, yukarı sola, aşağı sağa keskin virajlar var, ve bu tam trionun aradığı yol. Veriyoruz gazı...

Dağdan inince karşımıza yine bir nehir geliyor, bu sefer onu takibe başlıyoruz.Saraybosna- Mostar arası inanılmaz manzaralarla dolu bir yol. Gerçekten inanılmaz zevk aldık. Bir zaman sonra Mostar'a girdik ancak şehrin girişini daha doğrusu tarihi mostar köprüsünün olduğu yeri bir kaç turdan sonra bulabildik. Biz sola şehrin içine girmeye çalışırken aslında tarihi köprü yolun solunda derenin kenarındaymış. Köprüye en yakın yerlerden bir özel otoparka motorları parkedip eşyalarımızı bıraktık. Hava oldukça sıcak, ciddi terletiyor. Önce köprünün oraya gidip fotoğraf çektirdik. Etrafta bir sürü turist var. Daha sonra bir grup genç bosnalıyla türkçe konuştuk, oradaki türk kolejinde okuyorlarmış. Çok güzel türkçe konuşuyorlardı. Köprü üstünden 25 Euro karşılığı atlayış yapan adam bize soruyor, sağol diyoruz. Köprü çok yüksek sayılmaz ancak nehir oldukça derin gözüküyor, ayrıca suyun buz gibi olduğu belli. Etraf kayalık. Biraz cesaret biraz korkarak köprünün yanındaki yerde ayağa kalkıp fotoğraf çektirdik. Japonlar garip garip bakıyorlardı.

Dubrovnik
Yemek yiyelim diye baktık ancak Ahmet yakında Alperenler Tekkesi diye çok güzel bir yer var, gidip orada alabalık yiyelim deyince hazırlanıp yola çıktık. Gideceğimiz yerin çok yakın olduğunu söyledi. Bizde bir süre gittik ancak girişi kaçırınca yola devam ettik. Artık yolda bir yerde durur yeriz dedik. Yol boyu güzel köylerin arasından geçtik. Bosna'da Türkiye'deki gibi camileri görmek insanı mutlu ediyor. Birinde durup biraz mola verdik, aynı bizim türk camilerine benziyordu. Artık hava hissedilir derecede sıcak ancak biz durumdan oldukça memnunuz. Egedeki gibi yüksek dağların arasından sahile indik, manzara aynı egedeki gibi muhteşem lacivert bir deniz, muhteşem dağlar. Sahile inince çok güzel bir yere geldiğinizi anlıyorsunuz. Dubrovnik'e sahil yolundan devam ediyoruz, deniz kenarında kıvrım kıvrım ilerliyor. Aynı Finike- Demre arası gibi. Yol kalitesi muhteşem, virajlara yüksek hızda girip motorları yatırıyoruz. Bir zaman sonra bir gümrük geliyor önce Bosna'dan çıkıp Hırvatistana giriyoruz. Yola koyulduktan çok kısa bir zaman sonra tekrar gümrük geliyor hırvattan çıkıp bosnaya giriyorsunuz. Hırvatistan'ın arasında bosnaya bir sahil vermişler. Garip bir şey olmuş. Ancak aradaki yolda sadece kontrol yapıyorlar mühür basmıyorlar. Yola devam edince uzaktan Dubrovnik gözüküyor. Gerçekten muhteşem konumlanmış bir şehir. Hem muhteşem bir sahilde, hem tarihi ve  yemyeşil hem de tarihi ve kültürel dokusunu özenle korumuş.

Dubrovnik motorcu cenneti eski kalenin içine motorları parkediyoruz. Bu sırada üç tane Multistrada'lı türkle merhabalaşıyoruz. Sahildeki kafelerden birinde oturup bir şeyler içtik. İnternet bağlantısı için şifre sorduk garson verdi, sonra bir zorluk çıktı bağlanamadık, garsonu biraz sıkıştırınca  karşı kafenin internet bağlantısı olduğunu söyledi. Dubrovnik çok güzel ancak çok turistik bu sebeple çok durmadan çıkma kararı verdik.  Biraz önceki harika yolların tadını çıkarmak istiyoruz, bugün fazla yol yapmadık. Yola çıkarken Halil bir adamla konuşuyor. Bol bol rjjjj vırıjjj, rodajjj gibi laflar kullanıyor. Kendi kendime bu adam hırvatçayı ne zaman öğrendi diyorum, meğer bir şehri soruyormuş.  Muhteşem F1 pisti gibi yollarda ilerliyoruz, keskin virajlar, geniş açılı uzun virajlar. Ne ararsan var. Arada yerleşim yerleri, güzel evler, yazlık mekanlar, sonra yine kıvrım kıvrım muhteşem yollar. Burası artık bizi Nirvana'ya ulaştırdı.

Bu arada DJ Halil bir şarkı söylemeye başladı, şu anda bu satırları yazarken şarkıya eşlik ettiğimize inanamıyorum, kendimden utanıyorum bu arkadaşın ağzımıza yerleştirdiği şarkılar nedeniyle tartaklanması lazım. Kaldıramazsan kaldırırlar gülüm...


Ploce'de akşam
Normalde planımız feribotla adalara gidip biraz da ada turu yapmaktı ancak saatlerini kaçırmışız. Bu sebeple Ploce'ye sahilden gitmeye karar verdik. Akşam güneşi uzaktan yüzümüze vuruyor. Güneş denizin arkasındaki dağlardan batıyor. Ploce'ye 100 km kadar bir yolumuz var. Yolun eski genişliği kalmadı, ayrıca daha sık yerleşim yerlerinden geçmeye başladık. Ancak hala çok güzel. Bir zaman sonra güneş battı, hava tamamen karardı, sahilden dağa doğru tırmandık, hava serinledi. Bir ara gökyüzüne baktım, yüksek yerlerde ve karanlıkta yıldızlar muhteşem gözüküyor sanki üstümüze düşecek gibi...  Biz hala iyi durumdayız yol kalitesi harika biraz daha ilerleyince tekrar sahile iniyoruz.  Neden sonra artık yeter bir otel bulup kalalım diyoruz. Gördüğümüz ilk kasaba durduk ve bir otel bulup yerleştik. Çok güzel bir kasaba, küçük bir limanı, sahil boyu bir sürü kafesi ve oteli var. Ancak sezon açılmadığından her yer kapalı. İleride denize sıfır bir otel bulup resepsiyonundan içeri giriyoruz. Bizi görünce seviniyorlar. Motorları parkedip odalarımıza geçiyoruz. Odaların manzarası harika. Güzel bir akşam yemeğinden sonra limana doğru yürüyüş yapıyoruz. Döndüğümüzde artık saat 23:45 i gösteriyor.

Yine güzel bir gün güzel bir yerde bitti.... Bugün gerçekten harika oldu.









No comments:

Post a Comment