Cordoba eski bir Roma şehri. Guadalquivir nehri yanında kurulmuş. Girişindenki roman köprüsü hala ayakta. Müslümanlar şehri fethettiklerinde eski bir roman tapınağını mescide çevirmişler.
Reconquista'dan sonra da mescit katedrale çevrilmiş. Sabah kalkıp büyük mescit diye bahsedilen müzeyi gezdik. Binanın yarısı mescit yarısı da katedral olarak kalmış. Bazı yerlerinde de Romalılardan kalma taban işlemeleri görüyorsunuz.
Mescit ve Katedral ikisi de ince işçilik ve sanatta yarışıyorlar. Artık müze olduğundan mescit fonksiyonu görmüyor ancak bilebildiğim kadarıyla katedral olarak kullanılmaya devam ediyor.
Tarihi Org |
Kralın kupaları |
Tarih dolu gezimizi tamamlayınca otelimize geri dönüp makineleri alıp yola koyuluyoruz. Rotamız Sevilla ancak ondan önce Ronda'ya uğrayacağız.
Bir de Ubrique diye çok etkiliyeci bir şehir olduğunu duyduk dolayısıyla Ubrique ye uğrayıp oradan Sevilla'ya geçeceğiz.
Saat 11:00 gibi yola çıkıyoruz gerçekten sıcak olmaya başladı bir an önce şehirden çıkmalıyız. Bu iki günde çok güzel müzeler gördük, tarihe tanıklık ettik ayrıca çok güzel hikayeler anılar dinledik. Ancak yol yapamadık. Bu sebeple artık yol yapmayı umuyoruz. Hangi yoldan gideceğiz diye soruyoruz, otobanlar çok sıkıcı mutlaka alternatif yol bulalım diyoruz.
Yaklaşık 160 km yol yaptıktan sonra dağların ortasında çok güzel bir şehre rastlıyoruz. Burası Ronda, çok güzel bir kasaba. Dağın sarp yamaçlarına kurulmuş.
Ne kadar etkileyici. Binalar sıra sıra kayaların üzerine oturtulmuş gibi.
150 mt lik Köprü |
Ronda İspanya nın en popüler turistik yerlerinden biri. İki sarp kayanın üstüne dikine kurulmuş, ortada tarihi 150 mt lik bir köprü var.
Aşağıda geniş düzlükler, meralar var. Köprünün üzerinden bakınca aşağıyı göremiyorsunuz, sadece coşkun akan suyun gürültüsü geliyor. Parkta bir adam konser veriyor. Ben de çekiyorum.
Ronda |
Sevilla diğer şehirlere göre çok büyük ve kalabalık. Bu yüzden pek sevmedik ancak tarihi mekanları itibariyle çok güzel bir şehir.
Minare ve Çan Kulesi |
Akşam oluyor, hava kararmak üzere. Sıcakta çok yol yaptık ve yorulduk. Her zamanki gibi bir yere park edip otel aramaya başlıyoruz.
Sonunda Halil tarihi şehrin labirent gibi sokakları arasında bir pansiyon buluyor. Hemen girip, 30 dakikalık moladan sonra kendimizi dışarı atıyoruz. Kurtlar gibi acıktık.. Yemek yiyip gelip dinlenmemiz lazım.
Motele yakın bir yerde oturup yemeğimizi yiyoruz, küçük bir meydanda masamızı kurmuşuz, etrafta insanlar karşımızda sakin bir park var. Keyifli bir yemekten sonra güzel sohbet ediyoruz. Ne güzel geçti bugün. Keşke rotalar hep böyle olsa...
No comments:
Post a Comment