Sunday, April 14, 2013

ENDÜLÜS'TEN PORTEKİZ'E 4. GÜN CORDOBA-RONDA-SEVILLA

MESQUİTA CORDOBA 

















Cordoba eski bir Roma şehri. Guadalquivir nehri yanında kurulmuş. Girişindenki roman köprüsü hala ayakta. Müslümanlar şehri fethettiklerinde eski bir roman tapınağını mescide çevirmişler.

Reconquista'dan sonra da mescit katedrale çevrilmiş. Sabah kalkıp büyük mescit diye bahsedilen müzeyi gezdik. Binanın yarısı mescit yarısı da katedral olarak kalmış. Bazı yerlerinde de Romalılardan kalma taban işlemeleri görüyorsunuz.


                                                                                Mescit ve Katedral ikisi de ince işçilik ve sanatta yarışıyorlar. Artık müze olduğundan mescit fonksiyonu görmüyor ancak bilebildiğim kadarıyla katedral olarak kullanılmaya devam ediyor.



Mescitin sıralı sütunları ayrıca altın yaldızlı mihrabı çok etkileyici. O kavurucu sıcakta içerisi oldukça serin, klasik Endülüs sanatının nişanı olarak olarak her yerde geometrik şekiller var.


Tarihi Org
Fetihten sonra binayı katedrale çevirmişler, içeride aziz rahiplerin mezarları, her tarafı ahşap gravürlerle dolu bir ayin salonu ayrıca devasa el yapımı tarihi bir org bulunuyor.











Kralın kupaları
Bir de kralın kupalarının sergilendiği özel bir oda... Hepsi kral kupası :-)




Tarih dolu gezimizi tamamlayınca otelimize geri dönüp makineleri alıp yola koyuluyoruz. Rotamız Sevilla ancak ondan önce Ronda'ya uğrayacağız.




Bir de Ubrique diye çok etkiliyeci bir şehir olduğunu duyduk dolayısıyla Ubrique ye uğrayıp oradan Sevilla'ya geçeceğiz.

Saat 11:00 gibi yola çıkıyoruz gerçekten sıcak olmaya başladı bir an önce şehirden çıkmalıyız. Bu iki günde çok güzel müzeler gördük, tarihe tanıklık ettik ayrıca çok güzel hikayeler anılar dinledik. Ancak yol yapamadık. Bu sebeple artık yol yapmayı umuyoruz. Hangi yoldan gideceğiz diye soruyoruz, otobanlar çok sıkıcı mutlaka alternatif yol bulalım diyoruz.

Yaklaşık 160 km yol yaptıktan sonra dağların ortasında çok güzel bir şehre rastlıyoruz.  Burası Ronda, çok güzel bir  kasaba. Dağın sarp yamaçlarına kurulmuş.


Ne kadar etkileyici. Binalar sıra sıra kayaların üzerine oturtulmuş gibi.





150 mt lik Köprü



Ronda İspanya nın en popüler turistik yerlerinden biri. İki sarp kayanın üstüne dikine kurulmuş, ortada tarihi 150 mt lik bir köprü var.



















Aşağıda geniş düzlükler, meralar var. Köprünün üzerinden bakınca aşağıyı göremiyorsunuz, sadece coşkun akan suyun gürültüsü geliyor. Parkta bir adam konser veriyor. Ben de çekiyorum.


Ronda 
Bir yerde mola verip yemek yiyoruz, çok hoş bir restoran tam Ronda Arena'nın karşısında. Hava oldukça sıcak. Sevilla'ya nasıl bir yoldan gideceğimizi bilmiyoruz bu sebeple yola devam ettik. Bugün 380 km ye yakın yol yapıyoruz. Hava sıcak dolayısıyla akşam çok geç saatte Sevilla'ya varıyoruz.








Sevilla diğer şehirlere göre çok büyük ve kalabalık. Bu yüzden pek sevmedik ancak tarihi mekanları itibariyle çok güzel bir şehir.
Minare ve Çan Kulesi



Akşam oluyor, hava kararmak üzere.  Sıcakta çok yol yaptık ve yorulduk. Her zamanki gibi bir yere park edip otel aramaya başlıyoruz.














Sonunda Halil tarihi şehrin labirent gibi sokakları arasında bir pansiyon buluyor. Hemen girip, 30 dakikalık moladan sonra kendimizi dışarı atıyoruz. Kurtlar gibi acıktık.. Yemek yiyip gelip dinlenmemiz lazım.



Motele yakın bir yerde oturup yemeğimizi yiyoruz, küçük bir meydanda masamızı kurmuşuz, etrafta insanlar karşımızda sakin bir park var. Keyifli bir yemekten sonra  güzel sohbet ediyoruz. Ne güzel geçti bugün. Keşke rotalar hep böyle olsa...

No comments:

Post a Comment