Sabah 09:30 gibi kalktık, bugün fazla yolumuz yok ancak motorları teslim edeceğiz. Ayrıca hazırlanıp sabah İstanbul'a geri uçacağız. Son gün olduğundan artık pek bir beklentimiz yok. Otoyoldan da normal yoldan da dönebiliriz.
Quinto iki yüksek dağ arasında bir yer, saat 10:30 olmasına rağmen hala güneşi göremiyoruz. Pencereden, önümüzdeki büyük otoparka, yandaki büyük benzin istasyonuna ve otoyoldan geçen arabalara bakıyorum.
Sabah kahvaltımızı yaptık, bir grup insanndan başka kimse kalmamış, kahvaltı servisini topluyorlardı. Burası İsviçre olmasına rağmen insanlar italyanca konuşuyorlar. Kahvaltıda ne kadar yorgun olduğumuzu konuşuyoruz. Herşey rüya gibi başladı, geçti ve bitti, artık son günümüzü yaşayacağız.
Hazırlıklarımızı yapıp aşağıda buluşuyoruz. Çantalarımızı yerleştirdik ve motorları çalıştırdık. Otobandan gitmeyelim alternatif yol deneyelim diyoruz. Otobana paralel ilerlemeye başlıyoruz. Sıcak hafiften bastırmaya başlıyor.
Kıvrılarak önce İtalya sınırındaki gümrükten geçiyoruz. Polis plakaların Milano plakası olduğunu görüp kontrol etmiyor. Sırasıyla önce Lugano'ya indik sonra Como geldi. Como ne kadar güzel bir şehir, insanlar göl sahilinde geziyor, koşuyor, bisiklete biniyorlar. Sürekli mutlu olunan bir tatil şehri. Como'da hava sıcak, nemli ve bunaltıcı ayrıca trafik yoğun. Çıkışında bir yerde bir mola verip, birşeyler içip yola devam ediyoruz.
Artık Milano'ya yaklaştıkça şehre gireceğimizi sanıyoruz ancak Halil'deki Garmin GPS cihazı bizi hassasiyetle otoyolun dışında tutup sürekli güzel rotalara sokuyor. Saronno civarında düz bir yoldan yukarıya doğru tırmanmaya başlıyoruz. Burası ne enteresan hem Milano'ya çok yakın hem de kıvrım kıvrım bir dağa çıkıyoruz. Trafik var ancak sürücüler çok bilinçli virajlarda hemen sağa yanaşıp yol veriyorlar.
Buradaki yolun güzelliğinden en son bir coşalım deyip Ahmet veriyor gazı peşinden Halil. Ben trafikten endişe edip daha sakin ilerliyorum ancak içim gidiyor. Onlardaki makina 180 kg iken bende 270 kg lık RT var. Kontrolde zorlanıyorum.
Bu arada Halil kameraya çekiyor, son kilometrelerimiz hem çok zevkli hem heyecanlı hem de kayıtlı geçiyor. Bir zaman sonra Garmin motorları kiraladığımız adresi gösteriyor otoyola çıkıp son 10 km yi otoyolda yapıyoruz. Gerçekten çok sıkıcı. GPS cihazı geldiğimizi gösteriyor bir yerden sağa dönüp otoyoldan çıkıyoruz. Bu yolu hatırlıyoruz. Sıcak yine bastırıyor. Mahallelerin arasında giderken ben arkadaşlara yolu hatırladım deyip, şuradan giriyoruz diyorum, giriyoruz ve karşımıza bir okul çıkıyor. Biraz gülüştükten sonra 2 sokak ötedeki şirketi bulup, selam veriyor içeri giriyoruz.
Omaro her zamanki gibi o sıcakta botlarıyla dolaşıyor. Bize kapıyı açıp, güleryüzüyle karşılıyor. Motorlarla son bir poz çektirip, bir de Omaro ile poz veriyoruz. Çantalarımızı alıp otelimize giderken, rüya gibi bir tur yaptığımızı ve çok çabuk bittiğini konuşuyoruz.
Bir daha ki tur 2013 Nisan'ında İspanya'ya görüşmek üzere.
No comments:
Post a Comment