Monday, August 15, 2011

ILK GECE SURUSUM



GECE SURUSU

Havalar sıcak olunca arkadaşalarla gece yolculuğuna çıkalım dedik. Ağustosta gündüzleri hem aşırı sıcak hem de ramazan ayı olduğundan, uzun yola çıkmak kimsenin aklına gelmiyor. Binmesek kendi kendimizi yiyip bitiriyoruz. Dolayısıyla kafaya koyduk bir yerlere gideceğiz diye. Akşam saat 23.00 olunca arkadaşlarla Meydan Sturbucks'ta buluştuk. D&R in oraya gelince yan sehpayı açmaya çalıştım, açtığımı da gördüm motoru yana doğru bırakınca baktım motor yana yattı. Bismillah! dakika bir gol bir gibi oldu. Yan sehpa geri kapanmış ve motor yatmıştı, neyse hafif bir yatma olduğundan yan çanta hafif çizildi. Bir terslik mi var diye düşündüm ancak sonra büyütmedim. Starbucks'ta birer kahve içip, Edirne'ye mi gidelim yoksa Bolu'ya mı çıkalım konuştuk. Daha sonra kendimizi zorlamadan geri döneceğimiz, daha iyi bildiğimiz Bolu'ya doğru yola çıktık.

Yola çıkıp gidebildiğimiz kadar gidecek, çok uykumuz gelirse bir yerde durup uyuyacaktık. 2 RT, 1 Varadero'yla toplam 4 kişi yola çıktık. Ben ve Ahmet(varadero) yalnızız. Diğer RT de Halil'in artçısı İsmail kardeşimiz var. İlk defa birarada kullanıyoruz, diğer arkadaşlar birbirlerini çok iyi tanıyorlar ancak ben Halil'le yeni tanışıyorum. Çok hoş, insan canlısı bir arkadaş, hemen kanımız ısınıyor.

İstanbul cumartesi gecesi hep kalabalık oluyor, gişelere kadar sayısız kamyon yolda ilerliyor. Arkadaşlar benzin almamız ve lastiklerin havasına bakmamız lazım diyorlar. Mehmetçik Opet'de dururuz deyip ilerliyoruz. Gişelerden sonrası hala biraz kalabalık.Bir sürü kamyon ya birbirlerini geçiyorlar ya da sağda yavaş yavaş ilerliyorlar. İlerde Mehmetçik Vakfı Opet'de benzin alıyoruz ayrıca diğer RT nin lastiklerine hava bastırıyoruz. Gösterge hala biraz fark olduğunu söylüyor ancak lastikçi arkadaş kendi elindeki göstergeyle bizi ikna ediyor. Bu sırada Halil'den, RT hakkında merak ettiğim şeyleri soruyorum. Halil sayesinde hızlı, güzel bir oryantasyon yapmış oldum. Halil ve Ahmet'te bluetooth kulaklık var, yüzlerce metre mesafeden bile birbirleriyle konuşuyorlar. Öyle komik ki herseferinde Ahmet bana bir şey diyor zannediyorum sonra anlıyorum ki 150 mt ilerdeki Halil'e birşeyler anlatıyor.

Yolda en önde ben varım, daha sonra diğer RT en arkada vefakar, cefakar, güzel insan Ahmet kardeşim var. İhtiyaç oldukça hemen herkesin yardımına her zaman koşmaya hazır bir insan. Heryerde insanlar kendilerini belli ediyorlar, motor sürerken bile. Ortalama 120 km/s hızla başladık, yol aydınlık, karşı taraftan gelen arabaların farları pek rahatsız etmiyor. Hava aşırı sıcak değil. Sapanca'ya kadar gayet güzel yol aldık. Shell'e gelince arkadaşlar ne durumdalar bir konuşalım diye durup kısa bir mola verdik.. Herkes halinden çok memnun müthiş zevk alıyorlar.Halil'in motorunda artçı arkadaş İsmail yüksekte oturduğundan, ön cam rüzgarı yeterince kesmiyor. ismail ilk defa bir motor gezisine çıkmış, hem akşam geç saat, hem rüzgar yiyor. Hepimiz bu durumla biraz dalga geçiyoruz. Bu arada ilk defa birarada kullanmamıza rağmen, herkes tecrübeli olduğundan gayet uyumlu gidiyoruz.

O keyifle hadi bolu dağına kadar gidelim diyoruz, ancak bilmediğimiz bir şey var bolu dağına hala 100 kmden fazla var. Halbuki biz 30 dakika sonra kaynaşlıya geleceğimizi sanıyoruz. Ayrıca Sapanca gölünü geçtikten sonra, hava serinliyor ve rüzgar artıyor. Bizde yazlık kıyafetler olduğundan üşümeye başlıyoruz. Yol biraz can sıkmaya başlıyor. Zaten gecenin bir saati, ne kadar dinlenmiş olsak da uykumuz geliyor, karnımız acıkıyor, rüzgardan omuzlarım tutulacak yine... Yol bitse diye bakıyorum, ara gerçekten uzunmuş, kimse ses çıkarmıyor, yol alıyoruz. Neden sonra kaynaşlıya yaklaşıp gişelerden çıkıyoruz. Benim cebimde ogs var, arkadaşlarda kgs var, her gişelerden geçişte durup kalkmak durumunda kalıyorlar. Aslında motorlara OGS verilmiyor ancak ben gişedeki memura rica edip bir şekilde OGS almayı başarmıştım. Gişelerden geçerken çok rahat oluyor. Ağır motorlar, durup kalkarken, motoru sehpaya oturtup, eldivenleri çıkarıp, kgs yi bulmaya uğraşıyorsunuz. İster istemez arkadaki sıranın sabrı tükeniyor.


Gişelerden sonra bolu dağına doğru tırmanışa geçiyoruz, hava sıcaklığı 17 c e kadar düşüyor. Kıvrım kıvrım güzel bir yol ancak, hem gece, hem motor yeni, hem de uykuluyum, dolayısıyla düşer miyim? diye endişe ediyorum.Gece saat 03:20, İsmail'in yerinde duruyoruz, motorları bırakıp üstümüzü çıkarıp elimizi yüzümüzü yıkıyoruz.Biraz kendimize geliyoruz, güzel bir kahvaltı sofrası hazırlatıp başlıyoruz sahur yemeğine. Bir şey yiyip içince kendimize geliyoruz. Zannediyorum 10 bardak çay içmişimdir. Bir buçuk saat orada oturup, yiyip içip güzel sohbet ediyoruz. Hava hafiften aydınlanmaya başlıyor. Saat 5: 00 e geliyor. Ciddi serin bir hava biz de hala uyku tam olarak açılmadı. Neyse açılır deyip yola koyuluyoruz, kıvrıla kıvrıla inerken herkesin dikkatlice yavaş yavaş indiğini görüyorum. Benzin 1/4 i gösteriyor, yolda mutlaka almam lazım. Aşağıda kaynaşlıda Shell olduğunu hatırlıyorum, inerken sağa sola bakıyorum diğer bütün istasyonlar olmasına rağmen shell'i göremiyorum. O halde mecburen otobana giriyorum.

Yolda giderken cruizer'i yine 120 km/s ye sabitliyorum. Hava aydınlanıyor, güneş dağların arkasında, henüz gözükmüyor ama heryer aydınlık. Hala üşüyoruz. Arkadakiler 120 kms ile gitmekten sıkılmışlar ama bana bir şey demiyorlar, daha sonra öğreniyorum. Uykum açılsın diye gürültülü bir radyo kanalı buluyorum, son ses açıp veriyorum gazı. Ne durumda olursam olayım seviyorum motora binmeyi, her durumda her halde kullanmaya can atıyorum.

Benzin işareti yola girer girmez yandı, endişe ediyorum, gösterge Sapanca'ya kadar yeteceğini söylüyor. Uyumak istiyorum, üşüyorum, reflekslerim yerinde değil bu halde çok gidemeyeceğimi anlıyorum. 65 km sonra Taytem'e geliyoruz. Orada arkadaşlara ne haldesiniz diye soruyorum :"120 kms ile bayıldık abi diyorlar" Benim uykum geldi isterseniz şurada bir köşede biraz dinlenelim diyorum, hepsi baş sallıyorlar, belli ki onlar da aynı durumda. Motorları çekip, direksiyonları kilitleyip, uyuyacak yer arıyoruz. Bir yer bulup hepimiz uzandık, sırtım, omuzlarım rüzgar yemekten tutulmuş. Önce herkes birbirine bakıyor, daha sonra herkes uykuya dalıyor. Ben uyumakta zorlanıyorum, çünkü önce köpek havlıyor, sonra görevliler gelip bakıyorlar, daha sonra üşüyorum vs vs. Ancak uzanmak çok iyi geliyor. O halde 1,5 saat geçmiş sabahı 08 00 etmişiz. Baktım olacak gibi değil milleti zorla uyandırıyorum. Elimizi yüzümüzü yıkıyoruz. Uykumuz geçmiş, gayet güzel dinlenmişiz. Hava ısınmış.

Motorların başına geliyoruz, biraz jimnastik hareketleri yapıp, motora biniyorum. Benzin ışığı hala yanıyor. 97 oktan benzin bulamıyorum, Shell'e kadar idare edecek 95 oktan benzin alıp yola çıkıyoruz. Herşey güzel.

Shell'de tekrar durup depoyu dolduruyorum, sonra tekrar gaza basıp sırasıyla sapanca, tüneller, giderken, yoldaki asfalt yenileme çalışmaları nedeniyle Körfez çıkışından çıkıp eski yolu kullanıyoruz. Burası eski istanbul yolu, otoyola paralel kıvrım kıvrım dönen, manzarası güzel, trafiği bol bir yol. Asfaltı yenileyince gayet güzel olmuş. Işıklar, bağlantı yolları sebebiyle biraz trafiği var ancak rahat ilerliyoruz. Yol kıvrılıp Dilovası'nın sanayii bölgesinin içine kadar giriyor. Oraya girince yerleşimin tamamen fabrikalar ve dükkanlara göre olduğunu, bir düzen olmadığını, bu düzensizlikte insanların yaşamak zorunda bırakıldıklarını düşünüyorum. Hele çocuklar, burada nasıl yaşıyorlar? Fabrika bacalarından gözükmüyor, havası, suyu herşeyi farklı, bildiğim kadarıyla kansere yakalanma oranı da yüksek bir yer.

Anayola gişelerden bağlanınca Gebzenin düzlüğüne varıyoruz, buraya gelince İstanbul'a gelmiş gibi rahatlıyorum çünkü yol düz ve geniş. Bir sürü inişli çıkışlı, dar, trafikli yerlerden kurtulup sanki düz bir ovaya çıkmış gibi oluyorsunuz. Rüzgar sertleşiyor.

Buraya gelince artık herkes biraz serbest stil takılıyor, herkes artık yol bitsin diye uğraşıyor. Gişelere kadar orta şeritte kafamıza göre ilerliyoruz. Gişelerde artık ayrılma vakti geliyor. Gişelerde arkadaşlar KGS için duruyorlar. Ben ileride zabıtanın olduğu yere parkedip onları bekliyorum. Biraz sonra, Ahmet geliyor. Halil'i bekliyoruz, bir süre gelmeyince KGS sinde problem olduğunu öğreniyoruz. Üçümüz de toplanınca bir hatıra fotosu çektirip, ayrılıyoruz.






No comments:

Post a Comment